Günümüzde Japon bahçesi gibi dünyaca ünlü ve yaygın sanat olayının kökleri, çok eski geleneklerin karanlıkları içinde kaybolur. Fakat, genellikle Budizm’in kabul edilmesiyle birlikte tasarım ilkelerine dayak, bilinçli bir bahçe sanatının üzerinde durulmaya başlandığı inancı yaygındır ve ortalama 1500 yıllık bir Japon bahçe sanatı söz konusudur. Japon bahçeleri, içinde insan yapısı birçok peyzaj elemanlarının yer almasına karşın, doğayı tüm özellikleriyle simgeleyen ve onun gizemini felsefi bir anlatımla betimleyen tasarımı içerir. Bununla birlikte, Japon bahçe sanatı mutlak bir realizmi ve naturalizmi benimseyen anlayıştadır,
Japon felsefesinin en güçlü ve en belirgin özelliklerinden biri, doğa ve insanoğlu arasındaki ilişkiye getirdiği yorumdur. Doğa, insanla eşit öneme sahip ayrı bir eleman olarak alınır.
Japonya ılıman bir iklime ve harika bir peyzaja sahiptir. Bütün bunlar Japon milletinin doğaya yakınlaşmasını sağlamıştır. Belkide bu yüzden ilkçağlardan itibaren Japonlar doğa aşığıdırlar. Barış içinde yaşamanın koşulunun, doğaya karşı gelmek ya da ülkelerinin onlara bahşettiği bu güzellikleri küçümsemek değil, doğayı özümsemek olduğuna inanırlar.
Resim ve şiir gibi her türlü esin kaynağını doğadan alan Japon bahçe sanatının üç ortak öğesi vardır. Kaya, su ve bitki. Japon bahçesi tasarımında doğal peyzaj sentezinin soyut olarak biçimlendiğini görüyoruz. Bu anlayış içinde, bahçe sanatının amacı doğal peyzajdan algılanan güzelliklerin insan emeğiyle yapılmasıdır. Japonlar bu konudaki becerilerini ulusal parklardan tek bir saksıda yetiştirilen minyatür bir ormana değin tüm değişik ölçek ve türlerde denemişlerdir.
Japon Bahçesi Tipleri
Biçimlerine Göre Japon Bahçesi
Japon bahçesi, iki genel tipe ayrılır.
- Tepe bahçeleri (Tsukiyama)
- Düz bahçeler (Hira-niwa )
Tepe Bahçeleri
Tepelerden ve göllerden meydana gelir. Asırlardır asillere ait bahçelerin esasını bu bahçeler teşkil etmiştir. Su, bahçenin en önemli öğesidir ve bahçede çeşitli formlarda bulunur. Göl, dere ve çağlayanlar formunda bulunabilir. Bahçede su manzarasını destekleyen tepeler, taşlar ve bitkiler bulunmaktadır. Bütün bunlar belli bir ahenk ve denge içinde akıllıca tasarlanmıştır. Tepe bahçeleri asıl binanın ön tarafına geniş bir alanı kaplayacak şekilde yerleştirilirler. İdeal bir Japon peyzajı, tepe bahçelerinde olduğu gibi dağ ve su öğesinin birleşiminden oluşmaktadır. Tepe bahçelerinde suyun akış yönü önemlidir. Eğer mümkünse suyun akış yönü doğu-batı istikametinde olmalıdır.
Tepe bahçeleri kendi aralarında 5 stile ayrılırlar.
Bunlar; okyanus, dere, vadi, bataklık ve saz manzaralarıdır.
Bütün bu stiller istenen manzarayı sağlamak için taşların çeşitli şekillerde kullanılmasıyla ortaya çıkar.
Düz Bahçeler
Daha çok çeşitli binalar arasındaki düz alanların planlanmasında kullanılan bir stildir, (Şekil 3.2).
Uzun bir süre her iki bahçe tipi beraberce gelişmiş, arazinin durumuna göre seçim yapılmıştır. Özellikle çay seremonisinin gelenek haline geldiği devirlerde, düz bahçe tipinden başka bir çeşit ortaya çıkmıştır, buna chaniwa denir.
İki ana bahçe tipi olarak adlandırılan tepe ve düz bahçelerden dört ana bahçe stili ortaya çıkmıştır.
- Kuru Taş Bahçesi (Kare-sansui)
- Çay Bahçesi (Chaniwa)
- Gezinti Bahçesi (Kaiyu-teien)
- Minyatür Bahçe (Hako-niwa)
Kuru Taş Japon Bahçesi (Kare – Sansui)
Japon bahçesi tarihindeki en büyük gelişmelerden biri kuru taş bahçelerinin gelişimidir. Muromachi Dönemi’nin sonunda gelişmiştir. Zen bahçelerinin klasik formu olarak bilinir.
Bu bahçelerde esas elemanlar kayalar ve taşlardır. Bu bahçe stilinde hiç su kullanılmadan, kaya, çakıl ve tırmıklanmış kum ile güçlü bir su ifadesi yaratılmaktadır. Kuru Taş Bahçelerinde amaç, küçük alanlarda geniş bir mekan yaratmak düşüncesidir. Bu tip bahçelerin bahçe sanatı tarihinde eşsiz sayılmasının en büyük nedeni; kullanılabilecek en az elemanla, maksimum etkiyi vermesinden kaynaklanmaktadır. Kuru Taş Bahçeleri görünüş açısından fakir olmasına karşın içerik bakımından oldukça zengindir.
Kuru bahçelerin gelişiminde birçok faktör etkili olmuştur.
- Ekonomik Faktörler – Onin Devrimi’nden sonra tapınakların restorasyonuna çok miktarda para gitmiştir. Bu yüzden 15. yüzyılın büyük su bahçelerinin yapılması zorlaşmıştır ve karesansui tipi bahçeler tercih edilmiştir.
- Su Kaynakları – Su bahçelerinin yapımında çok önemli bir yeri olan su kaynaklarının, bulunmasındaki zorluk, tasarımcıları su öğesinin kullanılmadığı bahçeler yapmaya itmiştir.
- Ruhani ihtiyaçlar ve Zen Rahiplerinin Estetik Tercihleri – Sembolizmdeki Zen düşünceleri kuru bahçeleri ortaya çıkarmıştır. Zen rahipleri, basitlik içindeki derin anlatımları tercih ediyorlardı. Bu yüzden beyaz kumun içindeki suyun sesini algılamak Zen ruhuna hitap eden mistik bir anlam taşımaktaydı ve bu da kuru taş bahçelerin en önemli özelliğiydi.
- Zen Mimarisi ve Shoin oda Mimarisindeki Yakınlık – Bu dönemde baş rahiplerin geçici meskenleri (hojo) shoin stilinde inşa ediliyordu. Bütün yüzey ve veranda tatamiyle kaplanıyordu. Sonuç olarak binaya yakın, meskenin içinden görebilecekleri bir peyzaj manzarasına ihtiyaçları vardı. Bu yüzden fazla yer kaplamayan ve sahip olduğu küçük alanda dereleri ve dağları yaşatan Karesansui bahçeleri tercih edilmiştir.
Kuru Taş Japon Bahçesi Örnekleri
Ryoanji Japon Bahçesi
Kyoto’da bulunan Ryoanji mabedinin taş bahçesi bu tipin en güzel ve nadir örneklerinden birini teşkil eder. Ryoanji tapınak bahçesi ressam ve bahçıvan olan Saomi tarafından 1499 yılında yapılmıştır. Japon bahçelerinin içinde dünyaca en tanınmış olanıdır.
Eni 10m., boyu 30m. olup bir kenarı mabedin verandası, diğer 3 kenarı ise üstü kiremit çatılı toprak duvarla çevrilidir. İri taneli beyaz kum serili, düz zemin üzerine yerleştirilmiş irili ufaklı 15 kayadan oluşmuştur. Kaya gruplan 5, 2, 3, 2, 3’er kayadan oluşmuştur. Bahçede zamanla oluşan yosunlardan başka bir bitki yoktur.
Asimetrik bir denge kurulmuş, kaya grupların kendi içlerinde ve diğer gruplarla birlikte belirli bir dinamizm oluşturmuşlardır. Bahçenin basit güzelliği felsefi düşünceyi çağrıştırmaktadır. İnce beyaz kumun suyun yerini aldığı bu düzenleme, rastlanabilecek en zarif aranjmanlardan birini oluşturur. Çünkü farklı yönlerde akan suyun hareketlerini çağrıştırır. Burada, üstüste koyulmuş taşlarla tamamlanan manzara nehrin üstünde yüzerek suyun tehlikesinden kaçmaya çalışan bir dişi kaplanla yavrusunu temsil eder.
Ryoanji Bahçesi’nin tasarım açısından, diğer bütün Japon bahçelerinin üstünde bir yeri vardır. Bahçeye eğitilmiş bahçıvandan başka hiç kimse giremez.
Bahçe çevresinde dolaşmak bile yasaktır, sadece durup düşünceye dalınabilir. 16.yüzyılda yaşamış olan Zen rahiplerinden ‘’Shinzu” bu bahçedeki felsefeyi ‘30.000 mili tek bir adımda katetme’ olarak belirtmiştir. Dönemin başka bir Zen rahibi de “Bu tip bir bahçeyi seyretmek hiç kimseye bıkkınlık veremez, kişi burada geçen zamanın farkına varmadan kendini düşünceler alemi içinde bulmaktadır” sözleriyle bahçeyi tanımlamıştır.
Daisen-in Japon Bahçesi
Rahip Soho ve ressam Soami tarafından 1513 yılında Kyoto’da yapılmış tipik bir Kare-sansui örneğidir. Bir bölüm 30 m2 diğeri 70 m2’lik L şeklinde seyirlik bir bahçedir.
Düzenleme sembollerle oluşturulmuştur. Toprağı kuraktır ve seçkin taşlarla yaratılan su izlenimi, bir kum yatağı ve yosunlardan oluşan bitki örtüsüyle çelişir. Pek ustaca tasarlanmış olan bu bahçe, içine adım atılsın diye değil, verandadan seyredilsin diye yapılmıştır. Yanılsama (illusion) bahçesinin, yani ‘görsel’ bahçenin en mükemmel türüdür.
Geri planda budanmış çalılardan oluşan bir dağ vardır. Bu görüntü dik duran iki kaya ile vurgulanmıştır. Hemen sağda bir çağlayan bulunur. Solda kayalardan oluşan kaplumbağa adası ile sağda turna kuşu adası yer alır. Çağlayandan dökülen sular beyaz dişli kum ile sembolize edilmiştir. Bu sembolizm, Zen’in hiçliğe ulaşma felsefesinden kaynaklanır.
Japonya’nın en ünlü taşlarından biri burada görülmektedir. Çin’deki yelkenli gemilere benzemektedir ve insan hayatının geçişinin bir sembolü olarak 1500’lerden beri kuru bir peyzaj ırmağında yüzmektedir.
Muromachi devrinin sonuna doğru gelişen karesansui bahçeleri tamamiyle yeni bir stildir. Daitokuji ve Myoshinji’den Gozan Manastırlarına, oradan da taşradaki tapınaklara yayılmıştır. Etkisi Kyoto’daki diğer mezheplerin Zen tipinde inşa edilmiş manastırlarında da görülmüştür.
Japon Çay Bahçesi
Çay bahçe stili
İlk kez Muromachi Dönemi’nde ortaya çıkan bu stil, Momoyama ve Edo dönemlerinde doruğa ulaşmıştır, özellikle Edo Dönemi’nde çay bahçeleri, bahçe stili olarak benimsenmiştir.
Çay felsefesi
Çayizm denilen Çay felsefesi, sadece bir estetizm olmayıp ahlak ve din ortaklığı yoluyla insanlık ve doğa hakkındaki görüşleri ifade etmektedir. Çayizm, temizliği gerektirdiği için sağlıktır, karmaşık ve pahalılıktan ziyade basitlikteki huzuru gösterdiği için ekonomidir, evrene göre oranlama hissini tarif ettiği için ahlaki geometridir. Kısacası Doğu Demokrasisi’nin gerçek ruhunu temsil eder. Gariptir ama, insanlık şimdiye kadar ancak çay fincanında buluşmuştur. Çay töreni evrensel saygıyı öngören tek Asya seremonisidir.
İlk çay odası
İlk bağımsız çay odası, daha çok Rikyu ismiyle bilinen çay ustalarının en büyüğü Sen no Soeki’nin eseriydi, 16.yüzyılda Çay Töreni’nin formalitelerini belirledi ve yüksek bir mükemmellik seviyesine getirdi. Çay odası görünüm olarak oldukça sadedir. En küçük Japon evinden daha küçüktür ve yapımında kullanılan malzemeler özellikle rafine bir yoksulluğu çağrıştırır.
Buna rağmen unutulmamalıdır ki, tüm bunlar derin bir artistik ön düşüncenin sonucu olup, tüm detaylar üzerine, en zengin saray ve tapınakların yapımına harcanan dikkatten daha fazlası harcanmıştır. İyi bir çay odası normal bir konaktan daha fazlaya malolur. Çünkü, işçiliği ve seçilen malzemeler müthiş bir dikkat ve titizliği gerektirir. Çay odasının basitlik ve saflığı Zen Manastırı’nı örnek almanın bir sonucudur.
Çay evi
Çay odasının yer aldığı bahçe kısmının tanzimi de çay felsefesinin derin etkisi altındadır. Chanhva denilen çay bahçeleri, Japon bahçesi içinde yer alan, çay törenlerinin yapıldığı küçük bir mekandır.
Çay içmek amacıyla toplanılan bu bahçede genellikle çay evi, çalışma odası ve üzeri örtülü bir bekleme bölümü ile su çanağı, taş kandil, adım taşları gibi Japon bahçesi öğelerine rastlamak mümkündür. Bahçeye girildiğinde konuklar adım taşları ile bekleme bankına yönlendirilirler. Su çanaklarında el ve ağız yıkandıktan sonra konuklar çay odasına giderler.
Bu bahçe patikasını adımlamış her kişi, patika taşlarının düzgün düzensizliği üzerinden, kurumuş çam iğneleri yatan daimi yeşillerin yarattığı şafağın içinden ve küf kaplı granit fenerlerin yanından geçerken ruhunun nasıl da hafifleyip, günlük düşüncelerin üzerine yükseldiğini düşünmekten kendini alamaz. Bu saflık ve huzur etkilerini yaratan çay ustalarının marifetleri gerçekten de büyüktür.
Çay bahçeleri, Japon tarihinde ilk kez geçit bahçeleri (roji) olarak karşımıza çıkmaktadır. Binalar arasındaki dar alanlarda inşa edilmişlerdir. Burada önemli olan bu alandan geçerken hissedilenlerdir. Misafirler bahçeye ilk adım attıkları andan itibaren çay törenine katılmış olurlar. Çay bahçeleri, misafirin bütün dikkatini yürüme eylemine verebileceği şekilde tasarlanmıştır. Bu yüzden bahçede kullanılan adım taşları çok önemlidir.
Muromachi Dönemi’nden başlayarak birçok çay bahçesi yapılmıştır. Sen no Rikyu’nun en büyük oğlu Sotan’ın emekliliğinden sonra aile gelenekleri 3 okula ayrılmıştır ve herbirinin başına Sotan’ın bir oğlu geçmiştir. Bunlar Ura Senke, Mushanokoji Senke ve Omote Senke Çay Okullarıdır. Kyoto’da bulunan Zangetsutei ve Fushin’an Omote Senke’ye ait çay evleridir ve dönemlerinin en iyi örnekleri olarak bilinirler.
Zangetsutei Shoin tipi bir binadır, içinde oturma odası stilinde çay odaları bulunur, Fushin’an, Zangetsutei’ye ahşap zeminli bir koridorla doğu kanadından bağlanır. Çay seremonisindeki konuklar bu eve arkadan açılan kare şeklindeki tahta kepenk aracılığıyla girerler. İçerisi, yalnızca 3 tatami hasırın bulunduğu bir odadır. Pürüzlü, yarıklı direkler ve balçık duvarlar, bu çağın zenginliği ve güçlülüğü tarafından belirlenen belirgin kırsal simgelerdir.
Gezinti Bahçeleri
Kaıyushiki diye tanımlanan gezinti bahçelerinin ortaya çıkışı 17.yüzyıla dayanmaktadır. Çay bahçesinin kırsal doğası ve eski cennet bahçelerinin görsel güzelliklerinin birleştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Kaıyushiki, hemen hemen bütün geleneksel tasarım elemanlarını içerir. Havuzlar, dağlar, adalar, dereler, köprüler, fenerler ve zıplama taşları bu tip bahçelerde kullanılan tasarım elemanlarıdır. Amaç ziyaretçilere bütün bahçeyi dolaştırarak hoşça vakit geçirmelerini sağlamaktır.
Bu tip bahçelerde ana öğe, adaları ile birlikte havuzlardır. Havuzun çevresini dolaşan patika bir yol bulunur. Bu yol ziyaretçilere bütün parkı gezdirir, gerektiğinde zıplama taşlar ya da köprü kullanılarak ziyaretçinin yavaşlaması ve dikkat etmesi istenen manzaraları algılaması sağlanır.
Resimler, önceki bahçe tasanmlarının kaynağı olmuştur bu yüzden önceki bahçe stilleri resim sanatına yatkındırlar oysa bunu gezinti bahçeleri için söyleyemeyiz. Çünkü bu tip bahçelerdeki eğilim musikidir. Bunda da bahçenin, çay bahçelerinde olduğu gibi hareket etme eylemini içermesi etkilidir. Tabii ki tasarımcılar bahçede kullanılan elemanlara önem vermişlerdir ama bunun yanında, alanın en iyi bir şekilde kullanılmasına da eşit önemi vermişlerdir.
Gezinti Japon Bahçesi Örnekleri
Katsura İmparatorluk Japon Bahçesi
Edo Dönemi’nin ikinci yansından itibaren bu tip bahçelere birçok örnek yapılmıştır. Şu ana kadar gelebilen en eski gezinti bahçe örneği Katsura İmparator Villasıdır. Yapımına 1620 yılında başlanmış 1659 yılında tamamlanmıştır. Büyük çay ustası Kobori Enshu tarafından yapılmıştır. Manzara bakımından inanılmaz bir güzelliğe sahiptir. Bahçe içinde bulunan gölet, yakınındaki Katsura deresinden beslenmektedir.
Göletin çevresi patika yollarla kaplanmıştır. Bunlardan bazıları zıplama taşlarla, bazı taş döşemelerle, bazıları ise çakıl taşlarla kaplanmıştır. Gölet içindeki 3 adaya ahşap, toprak ve taş köprülerle geçiş sağlanmıştır. Manzara ve döşemede kullanılan malzeme çeşitliliğine özen gösterilmiştir. Sürpriz etkisi yaratmak için bahçede yürüdükçe manzaralar gözden kaybolup yeniden ortaya çıkacak biçimde yerleştirilmişlerdir.
Katsura bahçesi içinde 7 çay evi bulunmaktadır. Bu bahçe birçok ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte tasarlanmıştır. Estetik, ruhi ve rekreasyonel ihtiyaçlar gibi. İçinde Onrin-do denilen küçük bir tapınak, spor için çeşitli alanlar; kemari denilen bir çeşit futbol ve ata binmek için bir alan bulunmaktadır. Gölet, içinde kayık partileri yapılacak kadar büyüktür.
Sarayın önünde ayın seyredilebileceği bir platform bulunur. Saray 3 Shoin binasından oluşmuştur. 42.900m2’lik bir alanda bulunur. Katsura bahçesi daha sonra birçok bahçenin yapımına örnek teşkil etmiştir.
Murin-an Japon Bahçesi
Meiji Dönemi’nde inşa edilmiş bir gezinti bahçesi örneğidir. Murin-an içinde geleneksel bitkilere yer verilmemesinden dolayı Kyoto’da bulunan gezinti bahçelerinin tarihinde dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. 1893 yılında Ogawa Jihei tarafından inşasına başlanmış, 1896 yılında tamamlanmıştır. Bahçe göze çarpan detayları ile kendini kanıtlamıştır. Bahçenin içinde 3 katmanlı bir şelale vardır. Bu şelale geniş, sığ bir dereye dökülür. Ağaçların arasından doğudaki dağlar görülmektedir.
Minyatür Bahçeler
Japon bahçesi dinsel amaçlarla yaratılmış bir dünya oluşturduğundan, o dünyayla, o kozmozla bütünleşme gereksinimi bu bahçelerin imgesinin gündelik yaşama dahil edilmesini gerektiriyordu. Böylece japonlar yaşamlarının her tür koşuluna uyarlanan bazı küçültmelerle, bir bahçe sanatı geliştirdiler.
Bir antreye ya da bir dükkana koyulmak üzere yapılan, içinde minyatür bir peyzajın olduğu kutuya Haka-Niva adını verdiler.
Küçük bir kırmızı balığı bulunan küçük göl bu kompozisyonun temel unsuruydu. Ban-kei adı ise yuvarlak, oval ya da dikdörtgen olan, boyutları 0.90m. ile 1.20m. arasında yer alan porselen, bronz hatta çimento tepsilere verildi; bunların içinde, ıslatılmış ve biçim verilerek boyanmış eski gazetelerden, çamurdan ve kumdan oluşan bir fonun üzerine cüce ağaçlar ve minnacık köprüler oturtularak gerçek birer peyzaj yaratılıyordu. Haka-Niva (miyatür bahçe) Japon bahçesinin küçük bir tepsi ölçeğindeki minyatür modelidir.
Kaynak
Ayça SEREZ
TARİHSEL SÜREÇ İÇİNDE SAĞLIK BAHÇELERİ