Horasan Harcı; Kiremit, tuğla, çömlek gibi pişmiş kil malzemesinin kırılıp öğütülmesiyle ve belli oranlarda kireç – su ile karıştırılmasıyla elde edilmektedir. Horasan harcının hidrolik özelliklerinden ve yüksek dayanımından dolayı Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemi hamam, su kemeri, su kanalı ve sarnıçlarında yaygın olarak kullanılmıştır.
İstanbul’da Ayasofya, Süleymaniye camileri, Rumeli Hisarı, Sultanahmet külliyesi gibi tarihi yapılarda horasan harcı ile yapılmıştır.
Bu tür harçlara Romalılar ve Bizans döneminde “Roman” harcı, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde de renk ve doku olarak horasan toprağına benzediği için “Horasan” harcı denilmiştir. Buradaki horasan deyimi pişmiş kil için kullanılmaktadır. Horasan harcı, horasan ve belli oranlarda hava kirecinin su ile karıştırılmasından elde edilen harç olarak tanımlanır.
Bazı uygulamalarda harcın içerisine kum katılırken, bazılarında nohut büyüklüğünde parçalar halinde tuğla veya kiremit kırıkları gibi seramik malzemelere rastlanmaktadır. İçine tuğla veya kiremit kırıklarının katıldığı harç karışımları diğer harçlardan farklı bir yapıya sahip olup günümüz betonuna eşdeğer, taşıyıcı bir yapı taşını meydana getirmektedir. Horasan harcı hidrolik kireç harçları grubuna girer, mukavemet kazanması için suya ihtiyacı vardır. Ancak harç içerisindeki puzolanik malzemelerin reaksiyonları çok uzun sürelerde gerçekleşir, bu süre içerisinde horasan harcı dayanım kazanmaya devam eder.
Horasan Harcının Tarihçesi
İran’ın doğusunda yer alan Horasan adlı bölgeden dolayı horasan harcı ismi verilmiştir. Harcın kullanımı çok eski tarihlere dayanmaktadır. Yapılan bazı araştırmalarda Fenikeliler tuğla tozu ile kirecin birleşmesi sonucu elde edilen harcın hidrolik özelliğini keşfettiler ve yapılarda kullandılar. Kral Süleyman’ın su toplamak amacıyla inşa ettiği sarnıçlarda da kullandığı anlaşılmıştır. Fakat konu ile ilgili en güvenilir kaynak; Roma döneminde antik kent mimarı Vitruvius’un yazmış olduğu eserde geçmektedir. Kum – kireç karışımı harca tuğla tozu katılmasıyla daha iyi bir harç elde edildiğinden bahsetmektedir. Zaman içerisinde suya dayanıklı olan bu harç Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı zamanların da yapılarda sıklıkla kullanılmaya başlamıştır. Hamamlar, su sarnıçları, suyolları, çatı örtüleri ve mozaik altlarında yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
Osmanlı döneminde, horasan harcının estetik olarak güzel durması, dayanıklı olması ve suya karşı direnç göstermesi gibi özelliklerinden dolayı kabul görmüştür. Yapı temelleri, camiler, köprüler ve birçok yapılarda bu harç kullanılmıştır ve yapılan eserlerin pek çoğu günümüze kadar ulaşmıştır.
Horasan Harcı Yapımında Kullanılan Malzemelerin Özellikleri
Horasan Harcı Bağlayıcı Maddeler
Günümüze kadar ulaşan pek çok tarihi yapıda kullanılan horasan harcında bağlayıcı olarak kireç kullanılmıştır. Bağlayıcı kirecin görevi tuğla, kiremit kırığı vb. malzemeleri bir arada tutmak, birbirine yapışmasını sağlamak ve dayanımı yüksek yapay taş meydana gelmesine olanak vermektir.
Kireç eski tarihlerde Babil, Mısır, Finikeliler, Hitit ve Persler tarafından yapmış oldukları yapılarda bağlayıcı malzeme olarak kullanılmıştır. Kirecin hammaddesi kireçtaşı (kalker) doğada kalsiyum karbonat ve magnezyum karbonattan oluşan kütle halinde bulunmaktadır.
(Kireç ile ilgili daha detaylı bilgi için bkz. kireç taşı nedir? özellikleri, üretim yerleri ve kullanım alanları )
Horasan Harcı Agregalar
Agrega, farklı boyutlardaki mineral kökenli malzemelerdir. Harç ve sıva yapılmasında bağlayıcı madde ile birlikte kullanılan doğal ve yapay yollarla elde edilebilen malzemelerdir.
Doğal agregaya örnek olarak kum ve çakıllar verilebilir.
Yapay agrega ise kırma taş, yüksek fırın cürufu gibi maddelerden elde edilir. Harç ve sıvanın dayanıklılığı kullanılan agreganın granülometrisine ve özelliklerine bağlı olarak değişir.
Horasan harcı ve sıvası için agrega olarak kullanılacak tuğlaların özellikleri günümüzde imal edilen tuğlalardan farklılık göstermektedir.
Agrega için kullanılacak tuğlanın;
- Kilce zengin doğal hammaddeden üretilmesi,
- 600-900ºC gibi düşük sıcaklıklarda pişirilmeli,
- Suyun tesiri ile çözünebilir tuz içermemesi ve
- Kullanılmadan önce su ile temasının olmaması gereklidir.
Katkı Maddeleri
Harç veya sıvanın bazı özelliklerine olumlu etki etmesi ve yeni özellikler kazandırması için dolgu ve bağlayıcı maddelere karıştırılan malzemelere katkı maddeleri adı verilir.
Harç ve sıvaların daha dayanıklı olmasını sağlamak için erken dönemlerde bitkisel lifler, hayvan kılı ve tüyleri kullanılmıştır. Ayrıca demir cevheri, odun kömürü ve pişmiş toprak gibi inorganik malzemelerde kullanılmıştır.
M.Ö. 150 yılından 1850’lere kadar farklı bölgelerde yapılan imalatlarda harç içerisine farklı katkı maddelerinin ilave edildiği görülmüştür.
Bu maddeler;
- Albümin,
- Kitre zamkı,
- Balmumu,
- Keratin,
- Doğal reçine,
- Gomalak,
- Yumurta akı ve sarısı,
- Arpa suyu
- Saman,
- Ürin,
- Malt,
- Ağaç kabuğu,
- Hayvan kılı,
- Pamuk olarak sıralanabilir.